Remzi Oto

remzi.oto@yahoo.com

Dünyanın Kabusu Uyuşturucu İlleti ve Bitlis (3)

2017 yılı Eylül ve Kasım aylarında Uyuşturucu ile ilgili iki makale kaleme almıştım, bu makalem ise üçüncüsü olacaktır İnşallah. O tarihlerden bugüne uyuşturucu ile mücadelede sevindirici gelişmeler oluyor. Özellikle Türkiye geneli ve Bitlis’e baktığımızda uyuşturucu ile mücadele ve yakalama konusunda güvenlik birimlerimizin çok ciddi çalışma ve başarıları söz konusudur. Ancak, uyuşturucu ile mücadele, uyuşturucu geçiş koridorunda olan Türkiye için sadece yakalama ve mücadelenin yanında, uyuşturucu bağımlılarının topluma kazandırılması noktasında da somut adımların atılması ve çalışmaların yapılması önem arz etmektedir.

Kaldı ki 2017 yılında faaliyete başlayan TBMM Madde Bağımlılığı Araştırma Komisyonu, 2018 yılı Mayıs ayında tamamladığı raporunda, Türkiye için durumun önemine ve ciddiyetine dikkat çekerek, 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığına bağlı “Bağımlılıkla Mücadele Müsteşarlığı veya Genel Müdürlüğü’nün” kurulması gerektiğine yer verilmiştir.

Uyuşturucu meselesi, 26 - 27 Kasım 2018 tarihlerinde İstanbul’da Yeşilay tarafından organize edilen “2. Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumunda” da ele alınmış ve çok ciddi mesajlar verilmiştir. 

Sempozyumda, Avrupa perspektifinden küresel ve yerel değişimleri aktaran Dr. Jane Mounteney; “Avrupa’da hali hazırda 88 milyon erişkin hayatlarında bir kez uyuşturucu kullanmış. Uyuşturucu deneyenlerin büyük kısmı esrar zehrini tercih ettiğini görüyoruz. Kıta Avrupası’nda 1.3 milyon kişi bağımlılık tedavisi görmekte. 2018 içerisinde Avrupa genelinde 9 bin kişi uyuşturucu zehri nedeniyle yaşamını yitirdi” demiştir.

Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk ise, madde bağımlılığının toplumlar ve bireyler üzerindeki yıkıcı etkisini hatırlatarak, “Buna rağmen dünyada ve ülkemizde madde bağımlılığına karşı özellikle gençler başta olmak üzere ilginin maalesef arttığını görüyoruz. BM uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin verilerine göre dünya genelinde her yıl 200 bin kişi aşırı doz uyuşturucu almaktan ve uyuşturucu kaynaklı hastalıklardan yaşamını kaybediyor. Avrupa Uyuşturucu İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) 2018 raporuna göre Türkiye’de hayatında en az bir kere madde kullananların yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, en yoğun kullananlar yüzde 65 ile 15 - 34 yaş grubu oluşturuyor. Maddeyi ilk kullanım yaş ortalaması ise 15 ve 19 yaş civarındaki gençlerimiz arasında bağımlılık yapan maddelerin kabul görmesi, tehlike çanlarının çaldığını bizlere işaret ediyor. Ayrıca İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın hazırladığı 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu’na göre ise Türkiye genelinde 2016 yılında toplam 81.222 uyuşturucu olayı görülmüşken, 2017 yılında yüzde 45,87 artış göstererek 118.482 olay meydana gelmiştir. Bu rakamlar, ülkemizin ve insanlarımızın madde bağımlılığı tehlikesi ile yaşadıklarını ve madde bağımlılığındaki ciddi artışı gözler önüne sermektedir” açıklamalarını yapmıştır.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) "2017 Afganistan Afyon Ekim ve Üretim Araştırması​" raporu ve BM Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nda yer alan Prof. Dr. Sevil Atasoy’un açıklamalarında, pazara sürülen uyuşturucunun ortalama yüzde 10’unun ancak yakalanabildiğine, Afganistan'da 2018 yılında rekor düzeyde, 380 bin hektar haşhaş ekilerek 9 bin afyon üretildiğini, bundan elde edilecek tonlarca eroinin hem haşhaşı ekenler ve kaçakçılar için çok ciddi bir gelir kaynağı oluşturduğunu hem de milyonlarca insanı daha fazla bağımlılığa doğru sürüklediğini, Afganistan'ın afyon ve eroinde dünya uyuşturucusunun yüzde 90'ını sağladığını ve şuana kadar bunu önleyebilecek bir tedbirin de alınmadığına, dikkat çekiliyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu (6 Aralık 2018), "Yakaladığımız eroin miktarı 2018 yılı için 15,9 tondu, dün akşam zamanların en büyük yakalaması gerçekleşti. Şimdi de zamanların en büyük rekoru olan 1.271 kilo eroini dün akşam Erzincan’da Erzincan Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler çok güzel bir uygulamayla ele geçirdiler" açıklamalarında bulunuyor.

Görüldüğü üzere, uyuşturucu günümüzün en tehlikeli can alan belası, belki de savaştan daha tehlikeli bir bela.

Uyuşturucu bataklığı, gencecik insanların (en yoğun kullananlar yüzde 65 ile 15 - 34 yaş grubu oluşturuyor) pençesine düştüğü bir bela, belki ailelerin sorumsuzluğu ve ilgisizliğinden, sevgisizlikten belki de içinde düştüğü bunalımdan, arkadaş çevresinden ve en önemlisi de hiç Allah korkusu olmayan sadece parayı düşünen sorumsuz, zalim ve insan düşmanları… Gençlerin bu yola düşmesine sebep olmaktadır. Günümüzün modern çağında her şeyin kolaylıkla elde edildiği ve eldeki zenginliğin nasıl kullanılacağını bilmeyen insanlık, her şeyin parada olduğunu düşünen kapitalizmin o azgın çarkında seyrüsefer ederken, tatminsizliğin doruğa ulaştığı noktada kendisine sığınma limanı olarak uyuşturucu bataklığını seçmesi ve en önemlisi de maneviyat yoksunluğundan dolayı sığındığı liman, uyuşturucu bataklığı.. 

Sebebi her ne olursa olsun bu bela sadece gençlere değil çevresindeki herkese bir şekilde çok ciddi zararlar vermekte, toplumun geleceği olan gençleri yok etmektedir. Savaşta bir oldu bitti ile insanlar yok olurken, uyuşturucu belası, insanları hemen öldürmüyor. Onları adeta süründürüyor, toplumun, çevresinin, sevdiklerinin ve de kardeşlerinin, anne ve babalarının gözü önünde çıldırtıyor, eritiyor, adım adım ölüme götürüyor ve çaresizlik içinde dramatik bir şekilde gençliğin yok oluşu seyrediliyor. Bunun için bu bela ile mücadele çok ciddi ve kesintisiz olmalı.

Mücadele konusunda çözüm önerilerimi Kasım 2017 “Dünyanın Kabusu Uyuşturucu İlleti ve Bitlis (2)” makalemde dile getirdiğim için burada tekrar etmiyorum. Biliyorum Bitlis’te bu bela ile canla başla mücadele eden hem kamu kurumları hem de çok değerli insanlar var, bu yeterli mi? Elbette değil. Dolayısıyla yıllardır bu belanın defedilmesi ve gençlerin bu belanın pençesinden kurtulması için, eş, dost, akraba, anne ve babaların feryadı var. Ancak, kurutuluş reçetesinde her şey kağıt üzerinde çok güzel de açıkçası somut uygulamalarda bu uyuşturucu illeti ve belasının yok edilmesi noktasında tam olarak gerçekçi bir çözüme kavuşturulmuş değil. Eğer bu uyuşturucu illeti ve belası ile mücadelede devletin önemli kurumlarının, toplumun, çevrenin ve en önemlisi de ailenin somut katkıları olmazsa, gençlere bu konuda maddi ve özellikle de manevi desteklerin verilmesi ve bilinçlendirilmesi sağlanmazsa, başa çıkmak çok zor gözükmektedir. 

Ve yine tekrar ediyorum. Uyuşturucu, gençliğin yarınını karartan, cemiyete uyum sağlamalarını zorlaştıran, kavgacı, sinirli ve uyumsuz insan haline getiren, içinde yaşadığı toplumdan soyutlanmasına ve batağa iyice saplanmasına sebep olan ve siz gençleri kendi benliğinizden, sevdiklerinizden, arkadaşlarınızdan, anne - babanızdan, milli ve manevi değerlerinizden koparan bir felakettir.

Gençler, sizler bizim geleceğimizsiniz, kötü örneklere, şaşalı ve sahte görüntülere aldanmayın, sağlıklı, sıhhatli, bütün sevdiklerinizle mutlu bir hayat yaşayan, milli ve manevi değerlerine bağlı bir gençlik ancak geleceğimizin teminatıdır.

Selam ve dua ile…